9 Temmuz 2014 Çarşamba

Hipertansiyon Damarları Nasıl Etkiler?

Bilindiği gibi hipertansiyon, vücutta oluşturduğu hasarların yaşamı tehdit etmesi nedeniyle önemli bir risk faktörüdür. Bu hasarların çoğu sinsi bir şekilde gelişir. Belirti verdiği aşamada da geç kalınmış olabilir. Yüksek tansiyon, vücutta oluşturduğu hasarların önemli bir kısmını damar sistemi üzerinden yapar. Hipertansiyonun damarlarda yaptığı en büyük hasar "damar sertliği"dir. Şimdi yüksek tansiyonun damarlar üzerinde ki etkilerinden kısaca bahsedelim.


Damar Sertliği

Vücutta kan, damar denilen borular sistemi içerisinde hareket ederek dokulara ulaşır. Damar duvarı genellikle elastik bir yapıdadır. İçinde oluşan basınca göre genişler veya büzülür. Damarın genişleme ve büzülmesini sağlayan birçok etken ve mekanizma mevcuttur. En önemlilerinden birisi ise damar içerisindeki basıncın derecesidir. Hasta uzun süre yüksek tansiyona maruz kalırsa, damar duvarının üzerindeki basınç çok artar, duvarı sertleşir, kalınlaşır. Sonuç olarak elastikiyet kaybı gözlenebilir. Bu durumu çekiç ile örs arasında kalan demirin sertleşmesine benzetebiliriz. Isıtılarak yumuşatılan demir cevheri, örs üzerinde iken, çekiç vurularak sertleştirilir ve biçimlendirilir. İşte yüksek kan basıncı da uzun yıllar boyunca damarların duvarına basınç yaparak, sertleşmeye neden olabilir. Tıpta "aterosklerozis" denilen "damar sertliği" sonucunda duvarın kayganlığı bozulur, üzerindeki zemin girintili çıkıntılı bir hal alır. Kayganlığı bozulmuş, girinti çıkıntıları artmış damar duvarı üzerinde kan pıhtıları, kolesterol, kalsiyum minerali ve diğer maddeler toplanarak, plaklar oluşmasına neden olabilirler.

Plak ne demektir? Damarın duvarında kolesterol, kan elemanları ve kalsiyum birikerek balmumuna benzeyen oluşumlar yaparlar. İşte plak, bu biriken maddelere denir. Önce küçük olan bu plaklar, giderek büyüyerek, damarın tıkanmasına neden olabilirler. Hasarlı damarların üzerinde oturan plakların bir kısmı serttir, bir kısmı ise yumuşaktır. Damar sistemi üzerinde sert plak ile yumuşak plak genellikle bir arada yerleşmişlerdir. Yumuşak plaklar daha tehlikelidirler, çünkü kopmaya eğilimlidirler. Koptukları takdirde, emboli dediğimiz, hayatı tehdit edebilecek durumlara neden olurlar.

Emboli nedir, biraz bahsedelim. Emboliyi karlı havada dağdan kopan çığa benzetebiliriz. Damar duvarına yapışmış plaktan çıkan küçük bir parça, damar içerisindeki akıma bağlı olarak sürüklenmeye başlar. Sürüklenirken çevresindeki kan elemanları bu parçaya yapışır ve daha da büyümesine neden olurlar. Kopan parçanın büyüklüğü damar çapına ulaşırsa, damarı tıkayarak, o bölgeye kanın ulaşmasına engel olur.
Özellikle vurgulamak istediğim nokta, hipertansiyon, plak oluşumunda en önemli risk faktörlerinden birisidir. Ayrıca kontrolsüz hipertansiyon, yumuşak plakların kopmasına neden olarak, emboliyi kolaylaştırır. Emboli sonucunda istenilmeyen klinik durumlar gözlenebilir. Bu durumu kısaca anlatalım.

Damar sertliğinin üzerinde oluşan plak veya emboli sonucunda damar tıkanırsa ne olabilir? Bu durumda o damarın beslediği bölgeye oksijen ve besin maddeleri gidemez. Hücreler ve dokular, oksijen azlığına karşı çok duyarlıdırlar, kısa bir süre sonra hayati fonksiyonlarını yitirmeye başlarlar. Nekroz dediğimiz, ölü hücre topluluklarına dönüşürler. Biz hekimler damar tıkanması sonucunda oluşan klinik tabloya genel olarak infarktüs deriz. Eğer kalp damarlarında bu durum oluşursa kalp infarktüsü, beyin damarlarında oluşursa beyin infarktüsü olarak adlandırırız. Bu tahribatlar daha sonra anlatılacaktır.

Damar Duvarının Yarılması veya Çatlaması

Yüksek tansiyonun oluşturduğu hasarları yapan mekanizmalardan birisi, damar duvarının yarılması sonucunda kanın dışarı çıkmasıdır. Damarların zayıf bir bölgesi yüksek basınç altında kalırsa, damar çatlar ve kan dışarı çıkar. Bunun sonucunda o bölgeye kan gitmez. Dokuların beslenme bozukluğuna bağlı klinik durumlar ortaya çıkabilir. Ayrıca kanama devam ederse kan birikerek çevredeki dokulara basınç yapar, onları ezerek faaliyette bulunmalarının engellenmesine neden olur. Yarılma daha çok damar duvarının zayıf olduğu en küçük atardamar bölgesinde (arteriol) gözlenir. En sık görüldüğü yer ise, beyindir. Ayrıca göz dibindeki retina tabakasında ve diğer zayıf damarlarda da kanama gözlenebilir.

Yüksek tansiyon, büyük damarlardan en çok aort damarında yırtılmaya neden olarak hasar yapabilir. Aortun yırtılması, ağır bir tabloya yol açar ve acil müdahale gerekebilir.

Kılcal Damarlardaki Direncin Artması

Yüksek tansiyondaki hasarların önemli bir kısmından, çok ince damarlarda oluşan direnç sorumludur. Vücuttaki ince damarlarda, yani kılcal damarlardaki kan dolaşımına "mikrosirkülasyon" adı verilir. Mikrosirkülasyonu oluşturan kılcal damarların çapları, 100 ila 350 mikrometre arasındadır. Gözle görülmez, mikroskop altında incelenebilirler. Vücuttaki kanın önemli bir kısmı mikrosirkülasyon denilen bu damar ağının içerisinde dolaşır. İşte mikrosirkülasyonu oluşturan küçük atardamarların duvarlarındaki değişmeler, çevrelerini saran kas hücrelerinin büyümesi, kılcal damarlar içerisindeki direnci artırır. Direnç artışı ise, kanın dokulardaki dolaşımını engeller. Kılcal damarlarda görülen direnç artışı, hem yüksek tansiyon oluşmasından, hem de doku ve organlardaki hasarların görülmesinden sorumlu tutulmaktadır. Küçük damarlardaki direncin ölçülmesi çok zordur. Bazı deneysel çalışmalar ile varlığı anlaşılmaktadır.

İlerideki günlerde yukarıda bahsedilen mekanizmalar sonucunda oluşan organ hasarları da anlatılacaktır. Bizi takip etmeye devam ediniz.

Hiç yorum yok: