5 Temmuz 2014 Cumartesi

Şişmanlık ve Hipertansiyon

Hepimizin başımızın belası olan en önemli faktördür kilodaki artış. O güzel yemekleri gördükçe gel de yeme. Modern yaşam, insan yaşamında birçok kolaylıklar sağlamasına karşın, şişmanlık gibi önemli sağlık sorunlarının görülmesine de yol açmaktadır. Ayrıca yaşlanmayla beraber kişide kas dokusu azalır, yağ dokusu artar. Ama çağımızda şişmanlık her yaş için önemli bir sorun haline gelmiştir. İleride şişmanlığın kötü yönlerini tartışırken, sevindirici bazı haberleri de vereceğim. Dikkatlice okuyunuz.

Şişmanlık nasıl tanımlanmaktadır? İnsanın ideal kilosunun % 20 fazlasına şişmanlık denilmektedir. Burada ideal kilo nedir? İdeal kilonun belirlenmesinde kişiye özel bazı faktörler rol oynamasına karşın, en önemli kriter, vücut kitle indeksidir. Buna genel olarak Türkçede VKİ, İngilizce de ise "Body Mass Index" (BMI) denilmektedir. VKİ’nin hesaplanması çok kolaydır. Vücut ağırlığını (kg), boyun metre olarak karesine bölerek VKİ değeri bulunabilir. Örnek vermek gerekirse, 80 kg ağırlığı, 1.75 m boyu olan kişide,

Vücut Kitle İndeksi:  80/(1.75)x(1.75)= 26.6 dır.

Vücut kitle indeksine göre kişilerin şişmanlık değerlendirilmeleri aşağıda yazılmıştır,
Normal kilolu: VKİ 25’in altında olması gereklidir,
Fazla kilolu: VKİ 25-30 arasındadır,
Şişman: VKİ 30-35 arasında olan kişilerdir,
Aşırı şişman: VKİ 35’in üzerindedir,

Şişmanlık, vücuda birçok zararları olan bir klinik durumdur. Dünya Sağlık Örgütü, şişmanlığı bir hastalık olarak kabul etmekte ve koruyucu hekimlikte en önemli hedeflerden birisinin, kilo artışı ile mücadele olduğunu vurgulamaktadır. Bugün şişmanlık, sadece gelişmiş ülkelerin değil, gelişmekte olan ülkelerin de önemli sağlık sorunu haline gelmiş bulunmaktadır. Günümüzde dünyada yaklaşık bir milyar insan ya fazla kiloludur veya şişmandır. Son zamanlarda gözlenen olumsuz gelişmelerden birisi de, şişman çocuk sayısının hızla artmasıdır. Tüm dünyadaki çocukların, yaklaşık % 10’u şişman sınıfına girmektedir. Gelecek kuşaklarda önemli sağlık problemine yol açabilecek şişmanlık ile mücadeleye çocukluk çağından itibaren başlanılmalıdır.

Şişmanlık, birçok hastalıkta önemli risk faktörü olarak rol oynamaktadır. Bu hastalıkları sıralarsak,
  • Hipertansiyon,
  • Şeker hastalığı,
  • Eklemlerde kireçlenme ve şekil bozuklukları,
  • Karaciğer yağlanması,
  • Uykudaki solunum bozuklukları (Uyku Apnesi v.b),
  • Safra kesesi hastalıkları,
  • Kalp-damar hastalıkları,
  • İnme gibi felç ile sonuçlanan beyin hastalıkları,
  • Böbrek hastalıkları,
  • Bazı kanser tipleri (Meme, kalın bağırsak, böbrek, prostat kanserleri),
  • Psikolojik ve sosyal sorunlar ile birlikte giden hastalıklar,
Şişmanlık, VKİ’ye göre yapılan sınıflandırma dışında, vücutta yağın toplandığı yerlere bağlı olarak, başlıca iki tipe ayrılmaktadır,
  1. Armut tipi şişmanlık: Yağların, belin altındaki bölgelerde, yani kalça ve kaba etler ile dizin üstündeki but kısmında toplanmasına denilmektedir,
  2. Elma tipi şişmanlık: Yağlar, belin üst kısmında ve karın çevresinde toplanmıştır, 
Elma tipindeki yağ toplanması daha tehlikelidir. Karın kısmındaki yağlar ve yağ hücreleri çok aktiftirler. Kana sürekli kolesterol verirler. Bu tür şişmanlığı olan hastalarda, yüksek tansiyon, kalp ve şeker hastalıkları daha fazla görülmektedir. Armut tipi şişmanlıkta ise, yağlar aktif değildirler. Bu tip şişmanlık daha az tehlikelidir.

Şimdi gelelim yüksek tansiyon ile şişmanlık ilişkisine.Yüksek tansiyonun en önemli nedenlerinden birisi, aşırı kilo artışıdır. Burada şu soru akla gelebilir. Kısa sürede şişmanlayan kişilerde yüksek tansiyon hemen gelişebilir mi? Hayır hemen gelişmez, ancak mevcut bir hipertansiyon var ise, kan basıncının şiddeti artabilir ve ilaç ile kontrolü zorlaşabilir. Bununla beraber, kan basıncı başlangıçta normal olan kişiler, uzun süre şişman kalırlarsa, yüksek tansiyon gelişme ihtimali yükselmektedir. Hipertansiyon gelişmesi kaç yılda olmaktadır? Bu konuda belirli bir görüş mevcut değildir. Yalnız, en az 5 yıl şişman olarak kalan kişilerde, yüksek tansiyon görülme riski artmaktadır. Yani kısa zamanda kilo aldıysanız, hemen ardından yüksek tansiyon gelişecek diye bir durum mevcut değildir. Siz eğer bu aldığınız kiloları verirseniz, kan basıncı yükselme riskini kısmen önleyebilirsiniz. Birçok insan, sadece kilo vererek tansiyonunu kontrol altına alabilir, bu gerçeği unutmadan önlem almak gerekmektedir.

Şimdi aklınıza şu soru gelecek, “Peki tamam da, çevremde birçok şişman insan var, niye onların tansiyonları yüksek değil?”. Güzel bir soru. Hemen cevaplayalım. Önceki sayfalarda bahsetmiştim, yüksek tansiyon gelişmesinde birçok faktör rol oynamaktadır. Şişmanlık, en başta gelen risk faktörlerinden birisidir, ama tek faktör değildir. Diğer kişilerde tansiyon gelişmesinde, şişmanlık dışındaki faktörler rol oynayabilir. Yine de vurgulamak istediğim bir nokta var. Yapılan çalışmalar, şişman olup ta kan basınçları normal olan kişilerin önemli bir kısmında tansiyonun zaman zaman yükseldiğini ve bu kişilerin prehipertansiyon, yani hipertansiyonun habercisi devresinde olduğunu göstermektedir. Yani bu hastalar yüksek tansiyon oluşmasına aday hastalardır.

Şimdi gelelim şişmanlık nasıl hipertansiyona neden olmaktadır? Öne sürülen mekanizmaları sırasıyla yazalım,
  • Şişmanlarda yüksek tansiyonu oluşturan faktörlerden birisi olan, damar direncinin yüksekliği daha fazla görülmektedir. Fazla yağ dokusu, fazla ince kılcal damar demektir. Fazla kılcal damar varlığı ise, damar direncinin artışıyla ve dolayısıyla da kan basıncında yükselme ile birlikte gider,
  • Şişmanlarda, şeker hastalığında rol oynayan insülin hormonunun etkisine karşı dokularda bir direnç oluşmaktadır. Bugünlerde hastalar arasında da yaygın bir deyim olan "insülin direnci" fazladır. İnsülin direncinin oluşması sonucunda kanda insülin hormonu artar. İnsülin hormonu, idrarla tuzun atılımını azaltır. Ayrıca insülinin damar genişletici etkisi, bu hastalarda tam tersi şeklinde çalışır ve damarlarda büzülmeye neden olur. İnsüline direncin artması, şişman hastalarda yüksek tansiyon yanında, şeker hastalığı ve yağ bozukluklarının da sık görülmesine de neden olmaktadır.
  • Şişman insanlarda böbreklerden su ve tuz tutulumu artar. Bunun nedeni böbreklerdeki kan akımının artmasıdır. Bu durum vücuttaki tuz miktarını artırarak, yüksek tansiyona önemli katkıda bulunmaktadır. Ayrıca şişman insanlarda idrar ile albumin kaybının arttığı gösterilmiştir. Şişman olan yüksek tansiyon hastalarında böbrek bozuklukları, normal kilolulara göre daha sık görülmektedir.
  • Fazla kilolu kişilerde damarlarda büzülmeye neden olan sinir sistemi aktivitesi, yani sempatik sinir sistemi aktivitesi artarak, yüksek tansiyona katkıda bulunmaktadır,
  • Ayrıca yağ hücrelerinin, bazı hormonlar salgılayarak, yüksek tansiyona neden olduğu konusunda görüşler mevcuttur,
  • Şişmanlarda uykudaki solunum bozuklukları yani apne sık görülür. Uyku apnesi ise, yüksek tansiyona önemli katkıda bulunmaktadır.
Şimdi yukarıda anlattıklarımdan sonra fazla kilolu kişilere sevindirici bir haber vermek istiyorum. Son zamanlarda yapılan büyük çalışmalarda kilo artışının belli sınırlara kadar yaşam süresini ve kalp damar hastalıklarını artırmadığı yönünde görüşler ileri sürülmektedir. Ciddiye alınan merkezlerde yapılan bu çalışmalar, önemli bilimsel veriler ile desteklenmektedir. Peki bunun sınırı nedir? Tabi yaşa bağlı olarak değişmesine karşın, genel olarak ileri sürdükleri sınır, Vücut Kitle İndeksi (VKİ) yani BMI 35'in altında olan kişilerin fazla korkmamaları gerektiğini söylemektedirler. Ayrıca "lean" olarak tanımlanan çok zayıf kişilerdeki riskin, kilolu kişilere göre daha yüksek olduğu ileri sürülmektedir. Ben de kısmen bu görüşlere katılmaktayım. Hatta VKİ 30'un altında olanlar hiç korkmasınlar. Onlarda ki veriler daha olumlu sonuçlar göstermektedir. 

Son söz olarak, tüm olumlu gelişmelere karşın, şişmanlık yine de zor bir durumdur. Fazla kilo sadece hastalıklar açısından değil, moral faktörler bakımından da önemlidir. Özellikle VKİ'i yani BMI'ı 35'in üzerinde olan kişilerde hastalık riskinin çok arttığı unutulmamalıdır. Bu nedenle fazla kilo oluşturacak eylemlerden kaçınmak ve ideal kiloyu muhafaza etmek en doğrusudur. 

Hiç yorum yok: