3 Temmuz 2014 Perşembe

Hipertansiyon ve Kalıtım

Acaba hipertansiyon kalıtımsal bir hastalık mıdır? Çok sorulan soruların başında gelmektedir bu soru. Gerçekten de hipertansiyonun ailesel bir yönü vardır. Özellikle anne ve babasında hipertansiyon olan kişilerde yaşam süresi içerisinde hipertansiyon gelişme riskinin arttığı gösterilmiştir. Şimdi bu konuyu biraz daha açalım.

Yapılan araştırmalar, özellikle nedeni belli olmayan hipertansiyonda kalıtımın büyük öneminin mevcut olduğunu göstermektedir. Bununla beraber, yüksek tansiyonda birçok risk faktörünün rol oynadığı unutulmamalıdır. Ebeveynlerinde kan basıncı yüksek olan kişilerde mutlaka tansiyon çıkacak diye bir durum mevcut değildir. Hipertansiyondaki genetik mekanizmalar çok karmaşıktır. Üzerinde fazla miktarda araştırma yapılmasına karşın, henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Anne ve babasında hipertansiyon olan kişilerde, yüksek tansiyon görülme ihtimalinin fazla olduğu unutulmadan önlem alınmasının çok önemli olduğu her zaman göz önünde tutulmalıdır. 

İnsan hücresinin en önemli yapı taşı DNA molekülü dür. DNA'nın üzerinde birçok gen bulunmaktadır. Şimdi aklınıza gelecek, yüksek tansiyona neden olan gen bulunduğu takdirde, tedavisi yapılarak hipertansiyondan kurtulunması mümkün olmaz mı? Bu iki nedenle mümkün değildir. Birincisi, yüksek tansiyonda tek gen rol oynamamaktadır. Yapılan çalışmalarda hipertansiyonun oluşmasında çok sayıda genin rolü olduğu gösterilmiştir. Ayrıca bu genler arasındaki ilişkiler çok komplike mekanizmalardan oluşmaktadır. Tıp, bu genetik mekanizmaları çözmekten hala çok uzaktır. Yakın gelecekte de çözülmesi zor gözükmektedir. İkinci neden ise, yapılan tüm araştırmalara karşın genetik hastalıkların tedavisinde çok başarılı olunduğunu söylemek zordur. Ama bu durum sizleri umutsuzluğa sürüklemesin. Hipertansiyon tedavisinde çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Tıp, 30 yıl öncesine göre bu alanda çok ilerlemiştir. 

İnsanın aklına gelen sorulardan birisi, acaba ebeveynlerden hangisi yüksek tansiyonun görülmesine daha çok katkıda bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar hipertansiyon gelişmesinde, babaların katkısının, annelerden daha yüksek olduğunu göstermektedir. Dayı, teyze, büyük anne, büyük baba gibi ikinci dereceden akrabalarda görülen yüksek tansiyonun katkısı önemli değildir. Eğer anne ve babada da yüksek tansiyon erken yaşlarda görülmüşse, çocuklarda çıkma ihtimali daha da artabilir. 

Şimdi aklınıza şu soru gelecektir. Eğer bir kişinin anne ve babasında yüksek tansiyon var ise, artık bu kişinin kaderinde yüksek tansiyon olması kaçınılmazdır. Bu kişi istediği gibi yesin içsin, nasıl olsa tansiyon oluşacak, ne lüzumu var tedbir almaya. İşte mesele öyle değildir. Bu bölümün başında hipertansiyonda bir çok faktörün rol oynadığını söylemiştik. Kalıtımın yanında çevresel faktörlerde çok önemlidir. Yüksek tansiyonun ne zaman görüleceğinde de çevresel faktörler büyük rol oynamaktadır. Eğer siz yeyip, içer, çok tuz ve alkol tüketir, kilo alırsanız, yüksek tansiyon sizin gibi kişilerde erken çıkar. Ama gereken tedbirleri alırsanız, tansiyon geç çıkar ve hasar verme olasılığı azalır. Demek ki anne ve babanızda yüksek tansiyon var diye umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur, bunu geciktirmek ve kısmen önlemek, sizin elinizdedir.

Son söz olarak yapılan büyük araştırmalar, hipertansiyonun görülmesinde kalıtımın % 60, çevresel faktörlerinde % 40 oranında rol oynadığını göstermektedir. Ama benim düşünceme göre çevresel faktörlerin önemi biraz daha büyüktür. Aynı alışkanlıkların olduğu çevrede büyüyen kişilerde yapılan araştırmalarda kalıtımın etkisi biraz daha abartılı çıkabilir. Yani iştahlı ve çok tuz tüketen aile ortamında büyüyen çocukta hipertansiyon görülme ihtimali artabilir. Aynı kişiyi başka çevreye alırsanız, farklı sonuçlar elde edebilirsiniz. Bu nedenle çevresel faktörlere daha çok önem vererek, korunma tedbirlerini bu faktörlere göre almak, çok daha doğrudur. 

Hiç yorum yok: