22 Eylül 2016 Perşembe

Kolşisin Kalp Hastalığından Koruyor mu?

Günümüzde kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde önemli gelişmeler yaşanmakta, korunmak için yaygın olarak kolesterol düşürücü ve kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Alınan tüm tedbirlere rağmen, bu hastalıklar hala en büyük sağlık sorunu olarak gündemde kalmaya devam etmektedir. Bu nedenle kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi konusunda birçok ilaç ve yöntem denenmektedir.

Bizim ülkemizde de sık görülen hastalıklardan olan Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) ve Gut hastalığı için en çok kullanılan ilaçların başında Kolşisin gelmektedir. Bu hastalıklardan kısaca bahsedelim. FMF, karın ağrısı ve yüksek ateşle seyreden, nöbetler şeklinde gelen bir hastalıktır. Eğer tedavi edilmezse, amiloid dediğimiz bir maddenin, başta böbrekler olmak üzere, organlarda birikmesine neden olarak hastanın hayatını tehlikeye sokabilmektedir. Kolşisin, FMF hastalarında nöbetlere iyi geldiği gibi, amiloid dediğimiz maddenin birikmesini de önleyebilir. Gut hastalığı ise ayak baş parmağı başta olmak üzere, eklemlerde ürik asit dediğimiz bir maddenin toplanması ile karakterize bir hastalıktır. Biriktiği eklemde şişme, kızarıklık ve şiddetli ağrıya yol açabilir. Ayrıca ürik asit yüksekliği böbrek taşına neden olabilir. Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalarda ürik asit yüksekliği olan hastalarda kalp hastalıklarının fazla görüldüğü üzerine görüşler bildirilmiştir. Kolşisin, Gut hastalığında kullanılan en önemli ilaçların başında gelmektedir. Ayrıca Kolşisin, kalp zarında gelişen iltihabın tedavisinde de önemli bir ilaçtır.

Daha önce yapılan bazı gözlemsel çalışmalarda, Kolşisin kullanan FMF ve Gut hastalarında kalp ve damar hastalıklarının daha az görüldüğü rapor edilmiştir. Son günlerde yapılan bir çalışmada da Kolşisinin bu faydası konusunda yeni bulgular elde edilmiştir. Annals of the Rheumatic Diseases dergisinde yayınlanan bu çalışmada hastalar, Kolşisin kullanan ve kullanmayanlar olmak üzere ikiye ayrılmış, tüm karıştırıcı değişkenler ekarte edildikten sonra yapılan değerlendirmede Kolşisin kullanan grupta, kullanmayanlara göre kalp ve damar hastalıklarının % 49 oranında daha az görüldüğü belirlenmiştir. Ayrıca bu hastalarda tüm nedenlere bağlı ölümlerinde daha az görüldüğü rapor edilmiştir.

Peki bu etki nasıl olmaktadır? Mekanizması tam bilinmemekle beraber bazı teoriler ileri sürülmektedir. Bilindiği gibi FMF ve Gut, mikropsuz iltihabi hastalıklar grubuna girmektedirler. Uzun yıllardan beri kalp ve damar hastalıklarının oluşmasında da vücudun savunma sistemindeki bozuklukların rol oynadığı söylenmekte, böylece oluşan iltihabı süreçlerin damar sertliğine neden olduğu ileri sürülmektedir. İşte Kolşisin, vücudun savunma sistemini düzelterek ve iltihabı gerileterek damar sertliğinde etkili olduğu söylenmektedir.

Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelecek; peki bu kadar faydalı olan bu ilaç, neden risk faktörü olan hastalarda rutin olarak kullanılmıyor? Bu soruyu sormakta haklısınız. Birinci nedeni, Kolşisinin bu etkisinin tüm tıp çevrelerinde yeteri kadar kabul edilmemesidir. Daha birçok çalışma ile desteklenmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Ayrıca mide bağırsak sisteminde yaptığı yan etkiler nedeniyle hastaların bir kısmı ilacı bırakmak zorunda kalmaktadırlar.

Üç yıl önce ünlü bir kardiyoloji dergisi olan JACC'da yayınlanan bir çalışmada, düşük doz Kolşisin verilen bir grup kalp hastası yaklaşık üç yıl süreyle takip edilmişlerdir. Bu hastalarda da Kolşisin kullanmayanlara göre kalp ve damar hastalığı olaylarının daha az görüldüğü rapor edilmiştir.

Peki şimdi ne yapalım? Benim düşünceme göre Kolşisin çok önemli bir ilaçtır. Ama kalp ve damar hastalıklarından korunmak amacıyla rutin kullanılmasına karar vermek için daha vakit erkendir. Birçok çalışma ile desteklenmesi gerekmektedir. Yalnız özellikle Gut ve kalp zarı iltihabı olan hastalarda doktorlarda bu ilacı kısa süreli kullanma eğilimi mevcuttur. Bence bu hastalarda da daha düşük doz Kolşisinin devamlı kullanılmasının zararı yoktur. Sonuç olarak, Kolşisinin kalp ve damar hastalıklarından korumadaki faydası ile ilgili bulgular, gut ve kalp zarı iltihabı olan hastalarda da, tıpkı FMF gibi sürekli kullanılmasında cesaret verici bir faktör olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Kaynaklar:
  1. http://ard.bmj.com/content/75/9/1674
  2. http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0735109712054782

Hiç yorum yok: