Bu yönteme “Auskultatuar” yöntemde denilmektedir. Kulaklıklı yöntem, 100 yıldan fazla bir zamandan beri kullanılmaktadır. Modern anlamda kan basıncı ölçüm cihazlarının yaşamımıza girmesi, İtalyan bilgin, Riva-Rocci’nin kan basıncını üst koldan ölçmesiyle başlamıştır. Riva-Rocci’nin tavsiye ettiği yöntemde başlangıçta kulaklık kullanılmıyordu. Kol, üst koldan bir manşon ile sıkıştırılıyor, damardan kan akımının geçmesi engelleniyor, sonra yavaşça gevşetilerek parmak ile kanın damardan geçmesi kontrol ediliyordu. Damarda nabız hissedildiği zaman, cıvalı sütundaki rakama bakılarak tansiyon değeri belirleniyordu. Bu yöntem ile ancak büyük tansiyon ölçülebiliyor, küçük tansiyon ise saptanamıyordu. 1905 yılında büyük Rus Hekimi Nicolai Korotkoff, tansiyon ölçümü sırasında duyulan sesleri tarif etti. Bu seslerin keşfi ile, modern hipertansiyon tanısı ve tedavisinde çok önemli bir aşama gerçekleştirilmiştir.
Kulaklık ile ölçüm yapılan cihazlar, aneroid (havalı) ve cıvalı olmak üzere iki çeşittir. Kan basıncı ölçümünde altın standart olarak kabul edilen cihazlar, cıvalı cihazlardır. Ancak cıvanın toksik bir madde olması ve çevre kirliliğine neden olması dolayısı ile birçok ülkede kullanılması yasaklanmış ve yasaklanmaktadır. Cıvalı cihazlar daha çok diğer tansiyon cihazlarının doğru ölçüp ölçmediğini test etmek amacıyla kullanılmaktadırlar. Aneroid cihazlar ise, cıva kullanılmadan ölçüm yapabilen kulaklıklı cihazlardır. Hava manometresi ile çalışırlar. Çok yaygın olarak kullanılmaktadırlar.
Kulaklıklı cihazlar ile ölçüm yapılmasının bazı dezavantajları mevcuttur. Bunları maddeler halinde aşağıda yazıyorum,
- Bu cihazlar ile tansiyon ölçümün öğrenilmesi biraz zaman alabilir. Ortalama yarım saatlik bir süre yetebilir.
- Bu cihazlar, mekanik aksamlı oldukları için, kullanıma bağlı olarak zamanla bozulabilmektedirler. Puarları delinmekte, manometreleri hava kaçırabilmektedir. Bu cihazların 6 ayda bir cıvalı cihaza karşı ayarlarının yapılması gerekmektedir. Maalesef bu cihazlar, çoğu zaman kalibrasyonları yapılmadan kullanılmaktadırlar.
- Kulaklıklı cihazlar ile ölçüm yapılırken, ölçen kişiye ilişkin faktörler doğru ölçüm yapılmasını çok etkiler. Duyma problemi olan kişiler tansiyon ölçerlerken, sesleri tam alamayacakları için, hatalı ölçüm yapma olasılıkları yüksektir. Özellikle yaşlanma ile birlikte duyma keskinliği azalmakta, işitme kaybı oranı artmaktadır. Bu hastaların kulaklıklı cihaz kullanmaları doğru değildir. Yine ölçen kişiye özgü olumsuz faktörlerden birisi de, kan basıncı rakamlarını yuvarlama eğilimidir. Örneğin, 125 mmHg’nın 5’ni söylemezler, 120 mmHg olarak söylerler.
- Kulaklık ile ölçüm yapılırken, dışarıdan gelen sesler, Korotkoff seslerinin duyulmasını engelleyerek kan basıncının hatalı ölçülmesine neden olabilirler. Bu nedenle kan basıncı ölçümünün sessiz ortamda yapılması gerekmektedir.
- Kulaklıklı cihazlar ile ölçüm yapılırken, dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de, kişinin kendi tansiyonuna karşı objektif olmadığıdır. Hipertansiyonlu kişilerde, tansiyonlarını düşük ölçme ve hekimine düşük söyleme eğilimi mevcuttur. Böyle bir durum hastanın tedavisini etkileyebilir.
Yine de kişi ben tansiyonumu düzgün ve kurallarına uygun ölçüyorum, kulaklarımda sağlam derse, bu cihazları kullanmasının hiçbir sakıncası yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder